Petinizin öyküsünü Bu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız  adresine gönderin yayınlayalım.

 ÖYKÜ No: 1

 

 

Paşa’mızın öyküsü!
           
Yurtdışına geleli bir yıl olmamıştı. Bir yandan dilimizi ilerletirken öte yandan da kültür şokunu atlatmaya çalışıyorduk. Hem sosyal açıdan hem de iş durumu olarak her şey yolunda gitse de Türkiye’yi her yönüyle özlüyorduk: arkadaşlarımızı, sokağımızı, simit kokusunu, taze sebze ve meyvelerini. Bir de bir arkadaşımızın kedisini. Arkadaşımız İstanbul’dan Eskişehir'e taşınırken kedisi Paşa’yı bir süreliğine bize bırakmıştı. Tırnaklarını kesmeyi bilmediğimiz için ellerimizi tırmalamıştı hep istemeden ama biz yine de onun güzelliğine dayanamayıp onunla oynuyorduk. Yumuşak tüylerini okşamak da günün stresini alıyordu üzerimizden. Gözleri de kuyruğu da çok güzel ifade ediyordu istediklerini. Kucak istiyordu bolca. Sevilmeyi çok seviyordu. Biz de onun bu sevgiye açıklığını çok sevmiştik. Sonra arkadaşımız Paşa’sını alıp gitmişti. Bizde bir boşluk kalmıştı. Hayatımızda ilk kez bir petimiz olmuştu. Onu çok sevmiştik.


            Yurt dışında her şey yabancıyken tanıdık olan tek şey doğaydı. Güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, rüzgâr ve yağmur. Ama iklim çok farklı olduğu için doğayı da yeniden keşfediyorduk. Örneğin sıfırın altında 25 derecede esen rüzgârın donduruculuğunu daha önce hiç yaşamamıştık. Ama bir köpeğin havlaması, kedinin miyavlaması çok tanıdık şeylerdi. Sanki eski dostlarımıza kavuşmuş gibi bir his uyandırıyordu hayvanlar bizde. İlk fırsatta hayvanları koruma derneğinden bir kedi almak istedik. Paşa’mızı anımsatan bir kedi. Paşa’nın renklerinde (turuncu ve beyaz) bir kedi arıyorken kafeslerdeki kediler arasında, omzumuzda bir dokunuş hissettik. Kedilerden birisi ön ayağını kafesin ufak deliklerinden çıkarıp oyuna davet ediyordu bizi omzumuza dokunarak. Siyah ve beyaz renklerinde yeşil gözlü bu erkek kedi Paşa’ya pek benzemiyordu ilk bakışta. O yüzden turuncu renkteki kedilere baktık. Ama siyah ve beyaz kedi halen bize pati atıp oyun yapıyordu. Çok şirin bir turuncu beyaz kedi de vardı hemen yan kafeste. Siyah ve beyaz kedinin güzelliği ve arkadaş canlısı olması bizi kararsız bıraktı. Yazı tura attık ve siyah ve beyaz kedi çıktı şansımıza. Dört aylık olan kedi sadece bize değil evimize gelen her arkadaşımıza aynı sevgiyi gösterir hâlâ. Kucaklaşmayı çok sever. Kızımız doğduğunda ona emeklemeyi öğretti Paşa. Çünkü kızımız onun peşinden gitmeyi çok seviyordu. Şimdi ailesini çizdiğinde kızımız mutlaka bir kedi resmi yapıyor. Paşa’mız ve kızımız koşulsuz sevgiyi çok güzel yaşatıyorlar evimizde.

  Nezihe-M.Ali Elik  - KANADA